Cumartesi, Kasım 05, 2005

Bayram Anıları 1...

Efendimmmm, şeker bayramı ile evimize huzur, mutluluk geldi. Ee, bu da bizi bozar, biz de kendimizi vurduk yollara bayram bayram. Az gittik uz gittik de bayramda trafik nedeni ile bir arpa boyu bile yol gidemedik. Azap vallahi. Bu vesile ile bayramda istanbul' da kalanlara allahtan sabırlar, İstanbul dışına kendisini atabilenlere iyi bayramlar diliyorum ve anılarımı tefrika etmeye başlıyorum.

Bayramın ilk günü adetimdir, evde kalırım hep. Alışmışız tabi aileden, ne de olsa bayramda kapı kapanmaz derler. Derler demesinede, bizim kapı bir kez açıldı... Gelen çocuklara ibret-i alem olsun diye el öptürüp, şekerlerini ve bayram harçlıklarını takdim ettikten sonra akşama doğru yağan yağmurun dinmesini fırsat bilip, taaa İzmirlerden beni ziyarete gelen kardeşimi yemeğe çıkardım. Gecesine de sinema yapalım dedik.

Bunca zamandır Türk filmlerini destekleyeyim diye kendime eziyet edip duruyorum. Ama 'Döngel Karhanesi' artık bardağı taşıran son damla oldu. Yok canım yok... Hani boşa harcayacak vaktiniz ve paranız varsa ve siz ne yapacağınızı hiç bilemiyor durumdaysanız, buyrun... Salon sizin. Ama ben pes ediyorum artık. Absürd bir 'Absürd film' olmuş. Sinema tarihinde talihsiz yapımlar arasındaki yerini bulmuş. Hayır ısrar edip kardeşimi oralara sürükledim ona üzülüyorum.

İkinci gün ise Cevahir Alış-veriş Merkezi' ni görmeye gittik.

Koca koca devlet adamları neyi açılar bilmiyorum ki... Mağazaların neredeyse yarısı boş, inşaat devam ediyor. Hani aman bayram fırsatını kaçırmayalım da biraz para kazanalım diye apar topar mı açmışlar nedir anlamadım. İnşaat pislikleri içinde 2-3 saat geçirdik vallahi.

Mağazaları Londra sosyetesi için açılmış ama koridorlarında bizim orta-alt ekonomik sınıf dar gelirli vatandaşımızın dolaştığı 5-6 katlı devasa bir yer hayal edin, gidip gezme zahmetinden de kurtulun böylece. Benim bir mağaza ilgimi çekti. Bershka...

Zara' nın kardeş markasıymış. Güzel güzel şeylerin yanında, aval aval dolaşan tezgahtarları var. 'Bu pantolonun bir büyük bedeni yok mu?' diye sordum, bana 'Hepsi orada, bir arayın isterseniz' dediler. Düğmesi kopmuş bir tane buldum, satın alayım dedim, kasada 20 kişi kuyrukta. Neyine gerek senin, bırakıp çıktım bende.

Ve ver elini İstiklal.

Köstebek gibi, yollarda çamurlara bata çıka bir turun ardından, Ferhan Şensoy' un 'Kiralık Oyun' isimli komedisine gitmeye karar verdik.

Oyun sıradan ama Okan Bayülgen ve Özgü Namal izlemeye değerdi doğrusu. Şu kızcağız ne iyi tiyatrocuymuş yahu... Ben 'Kurtlar Vadisi' komedi dizisinde tanıyamamaşım inanın.

0 Comments:

Yorum Gönder

<< Home