Yaşasın! Tek Problemimiz Köpek Boku...
Malumunuz, gelmiş olanlar bilir, İstanbul/Ataşehir 10-15 bloktan oluşan ve 'ada' olarak adlandırılmış parsellerden oluşuyor. Her adanın da ayrı bir yönetimi var.
Bugünlerde Ataşehir halkını bir çevrecilik ruhu, bir yeşil sevgisi sarıp sarmalamış ki sormayın gitsin. Yürüyüş yaparken gözümün içine içine bazı tabelalar girmeye başladı. Hepsinde de benzer ifadelerle şunlar yazılmış:
'Sevgili sahibim, lütfen dışkımı yeşil alanda bırakma... Elalem boka basmasın.'
Önce çok sempatik geldi. Hani insanın çevreye saygılı olması geyikleri falan. E lazım tabi. Sev beni seveyim seni. De... Gece olunca o melun soru bana dünyayı zehir ediyor, üstüme kara basan gibi çöküp uykularımı kaçırıyor.
Be yurdumun duyarlı kaymak tabaka insanları. Sizin yapacak işiniz mi yok da kafayı köpek bokuna taktınız? Herşey güllük gülistanlık, cennetteyiz de bundan benim haberim mi yok?
Hani yaralı birtakım işlere imza koymak hevesindeyseniz ben bir kaç şey önereyim size.
1- Yatakta hızını alamayıp Ataşehir caddelerinde hız deneyen iktidarsız takımına ücretsiz psikolojik danışmanlık hizmeti verilecek.
2- Millete buradan ev satarken planlarda havuz, yeşil alan diye gösterilen arazilere gökdelenler konduranlara karşı haçlı seferleri organize edilecek.
3- Parklarda pıtrak gibi çoğalan ve benim gezinti alanlarımı masa sandalye ile donatan cafe-kondular talan edilecek. İçerideki malzeme hayır kurumlarına dağıtılacak.
4- Musluktan akan sarı şeyin yerine halka su tahsis edilecek.
Bu liste uzar gider de, benim yerim dar...
Sahi şimdi aklıma geldi. Siz sayın yeşil dostları, acaba şehrin arıtma sistemi olmadığı için hergün sıçtığımız boklarla katlettiğimiz iç denizimizin adı neydi???
Bugünlerde Ataşehir halkını bir çevrecilik ruhu, bir yeşil sevgisi sarıp sarmalamış ki sormayın gitsin. Yürüyüş yaparken gözümün içine içine bazı tabelalar girmeye başladı. Hepsinde de benzer ifadelerle şunlar yazılmış:
'Sevgili sahibim, lütfen dışkımı yeşil alanda bırakma... Elalem boka basmasın.'
Önce çok sempatik geldi. Hani insanın çevreye saygılı olması geyikleri falan. E lazım tabi. Sev beni seveyim seni. De... Gece olunca o melun soru bana dünyayı zehir ediyor, üstüme kara basan gibi çöküp uykularımı kaçırıyor.

Be yurdumun duyarlı kaymak tabaka insanları. Sizin yapacak işiniz mi yok da kafayı köpek bokuna taktınız? Herşey güllük gülistanlık, cennetteyiz de bundan benim haberim mi yok?
Hani yaralı birtakım işlere imza koymak hevesindeyseniz ben bir kaç şey önereyim size.
1- Yatakta hızını alamayıp Ataşehir caddelerinde hız deneyen iktidarsız takımına ücretsiz psikolojik danışmanlık hizmeti verilecek.
2- Millete buradan ev satarken planlarda havuz, yeşil alan diye gösterilen arazilere gökdelenler konduranlara karşı haçlı seferleri organize edilecek.
3- Parklarda pıtrak gibi çoğalan ve benim gezinti alanlarımı masa sandalye ile donatan cafe-kondular talan edilecek. İçerideki malzeme hayır kurumlarına dağıtılacak.
4- Musluktan akan sarı şeyin yerine halka su tahsis edilecek.
Bu liste uzar gider de, benim yerim dar...
Sahi şimdi aklıma geldi. Siz sayın yeşil dostları, acaba şehrin arıtma sistemi olmadığı için hergün sıçtığımız boklarla katlettiğimiz iç denizimizin adı neydi???
1 Comments:
harikasın dost...
çünkü bu okuduklarımda tamamen haklısın...
Yorum Gönder
<< Home